Serkan UYGUR

Merhaba Dostlarım,

Ticaret hayatında her firma, her gün en iyi şekilde ticari faaliyetlerini sürdürmek ister.

Her işveren, çalışanlarından en yüksek verimi almayı arzu eder.

Son zamanlarda; haftalık kırkbeş saatlik, günlük dokuz saatlik çalışmanın arttırılması için işverenler çaba sarf etmekte dir.

En önemlisi; fazla çalışma değil, verimli çalışmadır.

İş verenler, çalışanlarının daha verimli olması için, teşvik edici olmalıdırlar.

Görüşülmesi gereken konu şu,

·    Fazla çalışma saati mi?

·    Verimli çalışma mı?

İnsanlar hayatlarını sürdürmek, çocuklarını en iyi şartlarda okutmak ve ekonomileri ölçüsünde en iyi yerlere giderek dinlenmek istemektedirler.

Toplum bireylerinin iş hayatında verimli çalışması için sosyal ihtiyaçlarını karşılamalı, dinlenme zamanlarını düzenlemeli ve kültürel aktiviteleri olması gerekmektedir.

Bu şekilde çalışan bireyler, işlerine çok daha fazla konsantre olup, başarılar elde ederler.

Mesai saatlerinin fazla olması; atılı kapasiteyi arttırır, verimi düşürür ve yorgunluğa sebep olur, kişiler konsantre bozukluğu yaşayacağı için, işine faydası dokunmaz.

Çalışanlar rahat ve huzurlu oldukları sürece verimli çalışırlar.

Serkan UYGUR (MA)

Marketing and Sales Analysis Consultant

UYGUR Danışmanlık

serkanuygur.marketing@gmail.com

Merhaba dostlarım,

Dünyadaki bütün oyuncular yeni teknolojiler geliştirmek için, çok çalışıyorlar.

Hatta bu çalışma uykularından fedakarlık yapacak kadar olmaktadır. Shift usulü çalışmalar daha fazla önem kazandı.

Daha önceki yazılarımda, teknolojik rekabetin yaşanacağı yeni yıllarda ki 2017 yılı ile start verileceği hakkında bilgi sizinle paylaşmıştım.

Beklentilerimin şimdilik %30 u gerçekleşti diyebilirim. Daha fazla teknolojik gelişmelerin çıkacağını düşünüyorum.

Artırılmış Sanal Gerçeklik ve Giyilebilir Teknoloji

·    Asus ZenFone AR,

·    Osterhaut Design Group,

·    R-8 ve R-9 yeni artırılmış gerçeklik gözlükleri,

·    Merge VR,

·    Holo Cube etkileşimli bir artırılmış gerçeklik küpü,

·    New York Times yeni bir artırılmış gerçeklik,

·    BMW, artırılmış gerçeklik bayileri,

·    HoloLamp adında 3D görüntü yansıtabilen cihaz,

·    Gap Inc. müşteri çekmek üzere bir ürün,

·    Playstation VR’ın Türkiye’de 24 Ocak satışta,

·    SVRF, 360 derece görselleri her açıdan görülecek,

·    Doktor Mehmet Öz insan vücudunun Google Maps’in çıkarmak için sanal gerçeklik teknolojisinden yaralanıcak,

·    Audeze tarafından sanal gerçeklik bir kulaklık,

·    Lenovo, Windows ile uyumlu sanal gerçeklik,

·    Casper, sanal gerçeklik,

·    Alien Covenant için bir sanal gerçeklik içeriği,

·    Honda, sanal araç için Dreamworks ile ortaklık,

·    Sanal gerçeklik ortamında el hareketlerini takip edebilen ürün,

·    Samsung,

·    Cerevo firması tarafından sanal gerçeklik ortamında yürüme hissiyatını simüle eden bir ayakkabı,

·    Tinder’dan da bir sanal gerçeklik ürünü,

·    Facebook, Arkansas’ta bulunan okullara 500 adet sanal gerçeklik birimi,

·    Kickstarter’da yeni bir akıllı saat,

·    Swarovski, Snapdragon 835 işlemciye sahip bir akıllı saat,

·    Garmin’den yeni bir akıllı saat,

·    Sensoria ve Vivobarefoot’tan yeni bir koşu ürünü,

·    New Balance’tan yeni bir koşu saati,

·    Casio, Android Wear 2.0 işletim sistemli akıllı saati,

·    Misfit, dokunmatik ekrana sahip ilk akıllı saati,

·    Ruh halinizi ayarlayabileceğiniz bir akıllı saat,

·    Fossil, yeni hibrit saatler ile Fossil Q serisi,

·    Ford’un eğlence-bilgi sistemi,

·    Samsung giyilebilir teknolojileri

·    DC Entertainment ile ortaklık kuran Propel,

·    Batwing tasarımına sahip bir ürün,

·    Flytrex, yeni bir dolarlık yatırım,

·    Hızı saatte yaklaşık 120 km’yi bulan yeni bir ürün,

·    PowerRay adında su altında gidebilen yeni bir ürün,

·    Mercedes-Benz, The Vision Van konsepti ile mobilize bir ürün.

Beklentilerim,

Hologram teknolojisi

  • Hologram ile satın alma
  • QR barkod ile mağazada sıraya girmeden ve kasaya gitmeden satın alma
  • İnsansız araçlar ve uydu bağlantıları ile bilgilenme
  • Her ortamda Li-Fi (elektrik kesintilerin etkilenmeme)
  • Yeni teknoloji cep telefonlarında kullan at modeli
  • Fiber internetin orta çağ modeli sayılması ve yeni teknolojiler
  • Yapay zeka ve sanal zekanın günlük hayatımızdaki yeri
  • Telefon ile eve yemek söylemenin demode olması ve teknolojik iletişim
  • 2G, 3G, 4G teknolojilerinin eski model olması ve 5G ile uyumlu görsel medya
  • istenilen her türlü ürünün incelemesini evde olmak üzere her ortamda yapılması
  • Akıllı yenilebilir enerji,

Her ürünün istenildiğinde geri dönüşüme sahip olması

Toplumun yeni teknolojilere benimsemesi, kullanımının basit olmasıyla ilgilidir.

İnsanların, eski beyni yani sürüngen beyni karmaşık dizilere algılamaya kapalıdır. Basit, net ve görsel bilgileri anında anlamlandırır. Bu durum her bir bireyin durumları rahatça yorumlamasına neden olur.

Teknolojideki her yenilik insanların kullanımını kolaylaştırmak içindir. Toplum en basit şekliyle ve zorlanmadan öğrenmesi için çalışmalar yapılmaktadır.

Serkan UYGUR (MA)

Marketing and Sales Analysis Consultant

UYGUR Danışmanlık

serkanuygur.marketing@gmail.com

Merhaba Dostlarım,

Firmalar, çalışanlarının verimliliğini çeşitli şekillerde belirlemektedirler.

Sırasıyla,

·    Performans Yönetimi

·    İşindeki beceri ve Kabiliyet ölçümü,

·    Yazılı sınav ile ölçümü.

Çalışanların ücretlendirilmesi ve terfilerinde yazılı sınavın uygulanmasının daha verimli olacağını düşünüyorum.

Yaptığı iş ile ilgili sınava tabi tutulup, aldığı puanlama ile terfi sistemi düzenlenmeli.

Diğer seçenekler, çalışanların bazı kişilere ne kadar yakın olursa, yükselmesinde etkili olacak.

Çalışanların iş hayatındaki başarısı, karşınızdaki insanın iki dudakları arasında olacak.

Bu durum; ego tatmini, çok çalışılıyormuş hileleri, sıkı arkadaşlık kurma gibi iletişimini gündeme getirecek.

Eğer karşınızdaki kişi, sizinle ilgili negatif bir görüşe sahipse, siz ağzınızla kuş tutsanız veya ne kadar bilgili olursanız olun terfi etmeniz, başka baharlara kalacak demektir.

Profesyonellikte öncelik, verimli çalışmaktır.

Profesyoneller şirket menfaatlerini gözeterek, işini en iyi şekilde icra etmektir.

Sınav sistemi ile terfide, kim yüksek not alırsa, o kişi terfi ettirilecek ve ücretlendirmesi ona göre yapılacaktır.

·    Sınav sisteminde bilgi ön plandadır.

·    Ego’ya yer yoktur

·    Karşınızdaki insanlara kendi benliğiniz dışında davranmanıza gerek yoktur.

·    Toplumun her ferdine, iletişim odaklı yaklaşmak,

·    İşinizde yapabileceğiniz en iyi işi yapmaya çalışmaktır.

Bilgisi ve davranışları ile pozitif bir görünüm sergileyen profesyoneller, her zaman başarılarla dolu bir hayat geçirirler.

Serkan UYGUR (MA)

Marketing and Sales Analysis Consultant

UYGUR Danışmanlık

serkanuygur.marketing@gmail.com

Merhaba Dostlarım,

Mimarisinin ekolojiye dayandığı, yeşil dostu evlerdir.

Yapım aşamasından, evin son halini almasına kadar, kullanılan her türlü malzeme, doğadaki ürünler kullanılarak dizayn edilmiştir.

Genellikle, meslek hayatının sonuna gelmiş veya emekli olmuş aileler tarafından tercih edilmektedir.

Hayatını dinlenerek geçirmek ve doğa ile baş başa kalıp huzurlu bir yaşam sürmek isteyenlerin tercihidir.

Evin yapımından kullanılan her türlü ürünler doğal ürünlerdir,

·    Ağaç,

·    Çim,

·    Yağmur ve Kar Suyu,

·    Güneş Enerjisi,

·    Rüzgar Enerjisi,

·    Doğanın bize sunduğu mis kokusu.

Sürdürülebilir Evimizin Dizaynı,

·    Evin dış cephesi, özel taşlardan veya ağaçlardan oluşmakta,

·    Ev içinde kullanılan bütün ürünler, tamamen ağaçlardan meydana gelmektedir.

·    Evin içinde yapılan bahçe, doğadaki çim ve topraklardan oluşması,

·    Pencere, çerçeve ve kullanılan materyallerin ağaçtan yapılması,

·    Yağan yağmurun veya karın, çatı kısmında oluşan çimlerden süzülüp, bahçe sulamasında kullanılması,

·    Çatıya yerleştirilen özel camlar sayesinde, güneş enerjisinden her türlü enerji tüketiminde kullanılması

Evinize refahlık ve sade tasarımı ile yaşanabilir bir ortam sağlayacaktır.

Mimarisi ve görünümü ile muhteşem olan sürdürülebilir evler, çevreye dost ve mükemmel bir dizayn kazandıracaktır.

Evin içinde kullanılan doğa ürünleri, sıcaklığı koruyacak ve enerji tasarrufu sağlayacaktır.

Serkan UYGUR (MA)

Marketing and Sales Analysis Consultant

UYGUR Danışmanlık

serkanuygur.marketing@gmail.com

Merhaba Dostlarım,

Ovabükü ;

Datça’da olan Ovabükü, küçük bir koydur.

Çakıllı bir kumsal, arka tarafta çam ormanları muhteşem denizi vardır.

Kelebekler vadisi ;

Ölüdeniz ve Fethiye yakın olan bu koy, iki dik yamacın arasındadır.

Küçük bir sahili vardır.

Tıpkı, tropik adalara benzer bir deniz karşılar sizi.

Amos ;

Bozburun yarım adasında bulunan Amos, iki kara parçasının deniz ile buluştuğu küçük bir koydur.

Roma imparatorluğunun eski bir kenti olduğundan kalıntılar içinde muhteşem bir manzara seyredersiniz.

Gemiler ;

Ölüdeniz’in hemen yanında olan bir koydur.

Çam ve fıstık ağaçları ile dolu, muhteşem bir koydur. Koy her daim bakirdir çok az insan tarafından ziyaret edilir.

Kaputaş ;

Antalya Kaş ve Kalkan arasında bulunur.

Antalya’nın belki de en güzel sahilidir.

Muhteşem denizi ile bir efsanedir.

Kabak koyu:

Her taraf çam ormanları ile kaplıdır.

Ölüdeniz’den ulaşılabilir.

Kabak koyu, sessiz sakin ve kamp alanları olan bir yerdir.

Muhteşem deniz ve kumsalı ile göz kamaştırır.

ÇATI KOYLARI

Sadece denizden ulaşılıyor

Gökova Körfezi Bördübed Limanının içinde bir “S” çizen Küçük ve Büyük Çatı koyları muhteşem birer doğal liman.

Bu koylara karadan ulaşılamaması, koyların doğal şekli ile korunmasını da sağlıyor.

Koylar aynı anda sadece 1-2 tekne alabiliyor.

Koyların çevresinde ise çam ve günlük ağaçlarıyla kaplı muhteşem yürüyüş alanları var.

Rüzgar almadığı için deniz mavi bir çarşaf gibi.

Okluk Koyu

Gökova’nın Değirmen Bükü içinde yer alan Okluk koyu, inci koy diye de tarif edilir,

yürüyüş alanları ve doğası ile çok güzel bir koy.

Buranın tadını genellikle mavi yolculuğu sevenler çıkarıyor,

ünlü denizci Sadun Boro ‘da Okluk koyu‘na aşık olup sık sık uğradığı yer, buradaki 8 numaralı çam ağacını’da koruması altına almış olduğu için,

bu çama onun saygın anısına Sadun Boro‘nun çamı deniliyor.

Koyun çevresinden taze hormonsuz meyve ve sebze satın alma imkanınız var.

Bademli Koyu, Dikili, İzmir

Sakin, huzurlu, kafa dinlemek için harika bir seçenek olan

Bademli Koyu; mavi ve yeşilin buluştuğu eşsiz güzelliklerinden bir tanesi.

Papaz Koyu, Kumluca, Antalya

Antalya-Demre arasındaki güzel koy, denizin sakinliği ve ormandaki ağaçların gölgesiyle piknik severlerin ve kamp yapmak isteyenlerin uğrak yeri.

Kekova Koyu, Antalya

Görüp görebileceğiniz en şirin yerlerden bir tanesi olan, kesinlikle Akdeniz’in en güzel olduğu yerlerden bir tanesi.

Kiriş Koyu, Kemer, Antalya

Sualtı dalışı için güzel bir seçenek olabilecek Kiriş Koyu, denizin berraklığıyla harika bir seçenek.

Yavansu Koyu, Fethiye, Muğla

Bu koya Yavansu denilmesinin nedeni;

Dağdan gelen suyun kalitesi ancak hayvanın içebileceği kalitede olmasıdır.

Koyun diğer bir adı sahildeki martı figüründen dolayı ”Martı Koyu” dur.

Serkan UYGUR (MA)

Marketing and Sales Analysis Consultant

UYGUR Danışmanlık

serkanuygur.marketing@gmail.com

Merhaba Dostlarım,

Dünya çapında, teknolojik gelişmelerde artış yaşanmaktadır.

Üretici firmalarda, bu yönde tedbirlerini alarak ürünlerini geliştirmekte ve teknolojiye uyum sağlayarak, satış hacimlerini arttırmak istemektedirler.

Yeni yıl ile, bazı teknolojik ürünler müşteri gözünde konumlandırılmaya başlandı.

Yurt dışında ilk sanal market açıldı ve tüketicilerin yoğun ilgisi ile karşılandı.

Sanal markette bir çok ürün bulunmaktadır. En önemli özelliği sanal olması ve müşterilerinin deneyimine tabi olmalarıdır.

Sanal markette, her reyonda ürünler sanal olarak dizayn edilmiş, müşteriler ürünlerini almak için sanal mağazada gezip, ürünleri ihtiyaçları çerçevesinde kontrol edip, sadece almak istediği ürüne dokunması yeterli olacaktır.

Müşteri almak istediği ürüne dokunduğunda, ürün kasada sepete eklenmekte ve poşetlenip, market çıkışında bedeli ödendikten sonra müşteriye paketlenmiş bir şekilde teslim edilmektedir.

Bu tür alışverişin bir çok yararı bulunmaktadır,

·    Ürün herkes tarafından ellenmiyor

·    Ürün her zaman hijyenikliğini muhafaza ediyor

·    Paketlemeler, özen ile yapılıyor

·    Ürünlerin, düşüp zarar görmesi engelleniyor

·    Ürünler, sistem tarafından kontrol edildiği için, her zaman taze oluyor

·    Stoklar düzenli tutulduğundan, kayıp ürün oluşmuyor

·    Eksik ürün tespit edildiğinde, tedariği hemen sağlanıyor

·    Satılmayan ürünlerde, iade kolaylığı bulunmaktadır

·    Ürünlerin deforme olmaması sağlanmaktadır

gibi bir çok yararları bulunmaktadır.

Ürünler, zamana dayalı olarak reyonlarda durup kirlenmesinin önüne geçilmiş olacak ve bakteri üretmeleri engellenecektir.

Market içi düzen ve hijyeniklik stabil tutulup, müşteriler gönül rahatlığı ile alışverişlerini yapabilecekler.

Mağazaların dizaynının, teknolojilere göre dizaynı sayesinde, ürünlerin çalınmasının ve kaybolmasının önüne geçilecektir.

Mağaza içi ürün konumlandırmasında rahatlık yaşanacak, gerektiğinde ürünün yeri değiştirilerek müşterilerin deneyimine olanak sağlayacaktır.

Yapılan konumlandırma ile fiyat stratejisine uygun ürün geliştirme politikası geliştirilecektir.

Firmaların, ürün geliştirme stratejilerine bağlı olarak, barkodlarda ürünün içeriğine istinaden detaylı bilgiler yer alacak ve hatta, ürünün yapım aşamasından paketlenip mağazaya ulaşmasına kadar ki süreç, ürünün barkodun dan rahatça gözlemlenecektir.

Sanal Mağazaların, Dünya çapında artış göstermesi, ürünlerin topluma hijyenik ve gözlemlenebilir deneyimler sunacak.

Müşteri deneyimi sağlandıktan sonra, toplum bireyleri tarafından; güven, kalite ve huzur içinde alışveriş yapılmakta olup, firmaların satış hacimleri çok daha fazla artış gösterecektir.

Serkan UYGUR (MA)

Marketing and Sales Analysis Consultant

UYGUR Danışmanlık

serkanuygur.marketing@gmail.com

Merhaba Dostlarım,

TELGRAF :

William Cooke ve Charles Wheatstone adlı iki İngiliz1837 yılında , teller üzerinden elektrik akımı göndererek mesaj iletmeyi başardılar. Böylece ilk elektrikli telgraf makinesı ortaya çıktı. Elektrik akımı, alıcı cihazın kadranındaki bir dizi iğneyi hareket ettirerek ulaştırılacak mesajın ekranda belirmesine yardımcı oluyordu.

MORS ALFABESİ :

1843’ te Samuel Morse, telgraf mesajlarında nokta ve çizgilerden oluşan ünlü Mors Alfabesi’ ni geliştirdi. Morse, Baltimore’ den Washington’ a uzanan 60 km’ lik bir telgraf hattı kurarak, hattı başkanlık seçimleriyle ilgili haberleri iletmek için kullandı.

TELEFON :

1876’ da Alexandır Graham Bell, telefonu icat etti. Bell ve Thomas Watson adlı elektrik mühendisi, bir gönderici ve bir alıcıdan oluşan bir düzenek yaptılar. Alıcı, sesi belli bir elektrik akımına dönüştürüyor ve bu akım bir tel aracılığı ile ahizeye taşınıyordu. Tarihteki ilk telefon görüşmesini, 10 Mart 1876‘ da Bell yapmıştır.

RADYO :

1902’ de İtalyan mucit Guglielmo Marconi, kablo ya da tel olmadan bir yerden diğerlerine mesaj göndermenin yolunu keşfetti. Böylece radyo doğdu. Marconi, radarın mucidi Hertz’ in yapmış olduğu deneyleri kullanarak bulunduğu yerden 9 metre uzaktaki bir kapı zilini çalmayı başarabiliyordu ve bunun için her hangi bir kabloya ihtiyaç duymuyordu. Kullandığı yönteme “elektromanyetik” adını vermişti.

FM RADYO :

1920’ de Edwin Howard Armstrong, FM radyoyu geliştirdi. Elektrik mühendisi Armstrong’ un elektromanyetik ve elektrik alanında yaptığı icatlar çok önemlidir. Fakat onun belki de hepimiz tarafından bilinen icadı, geniş aralıklı yayın yapan FM radyo bandıdır.

SÜPER İLETKEN :

1986’ da George Bednorz, kayıp olmaksızın enerjiyi transfer edebilen bir madde geliştirdi. Böylece “süper iletken” kavramı hayatımıza girmiş oldu. Süper iletkenler, “bilgi çağı” açısından çok önemli gelişmeleridir. Sıradan bir bakır telden iletildiğinde enerjinin yaklaşık % 40’ ı kaybolmaktadır. İşte bu yüzden süper iletkenler insanlığın enerjiyi doğru ve verimli kullanabilmesi açısından çok önemlidir.

UYDU :

4 Ekim 1957’ de Ruslar, ilk uydu Sputnik’ i Dünya yörüngesine yerleştirdi. Dünya’ nın ilk yapay uydusu sadece bir basket topu büyüklüğünde olup 82 kg ağırlığındaydı. Bu minik uydu, 98 dakika içinde yörüngeye yerleştirilmişti. Sputnik, insanoğlu için uzay çağının başlangıcı demekti.

FAKS :

1843’ te üretilen ilk faks makinesi, kabartma harfleri tarayarak elektrik sinyalleri gönderen bir sarkaçtan oluşuyordu. Modern faks makinelerinde ise gönderilen dokümandan yansıyan ışığı algılayan diyotlar kullanılır. 1922’ de Alman fizikçi Arthur Korn, radyo dalgaları ile Avrupa’ dan Amerika’ ya fotoğraf göndermiştir.

HABERLEŞME KULELERİ :

Claude Chappe, tepelerin üzerine kurulmuş kulelerden oluşan bir ağ sistemi geliştirdi. Her kulenin üzerinde 49 değişik konuma ayarlanabilen iki uzun oka sahip bir makine vardı. Her konum bir harfe ya da rakama karşılık geliyordu. Operatörler böylece bir kuleden ötekine mesaj gönderebiliyorlardı. Bu sistem çok başarılı oldu ve 4.828 km’ lik bir ağ kulelerle birbirine bağlandı.

ÇENGELLİ İĞNE :

Dünya, 1849’ da Walter Hunt tarafından bulunan, çok basit ama faydalı bir ürünle tanıştı: Çengelli İğne. Çengelli iğne, Amerikalı mucit tarafından sadece 15 dolar kazanabilmek amacıyla bir iddia sonucunda ortaya çıkmıştır.

YEMEK ÇUBUKLARI :

Yemek çubukları 5000 yıl önce ilk defa Çin’ de kullanılmaya başlandı. Çinliler, daha iyi pişmesi için yiyecekleri çok ufak parçalara ayırıyorlardı. Bunları tutabilmek için de ağaç dallarını kullanıyorlardı. Bugün Çin, Japonya, Vietnam, Kore gibi Uzakdoğu ülkelerinde yemek çubukları hala yaygın olarak kullanılmaktadır.

EKMEK KIZARTMA MAKİNESİ :

1909’da General Electric şirketi, ilk elektrikli ekmek kızartma makinesini üretti. Dilimlenmiş ekmek, elektrikle ısıtılan bir tel üzerine konuluyordu. Ayarlı bir saat, süre dolduğunda elektriği kesiyor ve ekmeği dışarı doğru itiyordu. Bu sayede sabahları kahvaltı masalarını renklendiren çıtır çıtır ekmeklerin hikayesi doğdu.

MİKRODALGA FIRIN :

Yiyecekleri radyo dalgaları ile ısıtan bir fırın fikrinin patentini 1945’ te Amerikalı mucit Percy L. Spencer almıştır. Yiyecekler, mikrodalga adı verilen radyo dalgalarıyla bombardıman edilir, bunun neticesinde moleküler titreşerek yiyeceğin ısınmasını sağlar. Mikrodalga fırınların kapağındaki metal teller ise mikrodalgaların fırından dışarıya çıkıp insanlara zarar vermesine engel olmaktadır.

KAŞIK :

Paleolitik zamanlardan beri kullanılan kaşıkların atası deniz kabuklarıdır. Kaşığın Latince ve Yunanca’ daki karşılığı “spiral şekilli sümüklüböceği kabuğu” anlamına gelen “cochlea” kelimesinden türetilmiştir. Günümüzdeki formunu ise MS I. Yüzyılda Romalılar vermiştir.

BIÇAK :

Tarihte kesin olarak ne zaman icat edildiği belli olmayan bıçak, günümüzde mutfaklarda ve yemek masalarında dizayn edilseler de tarihin ilk dönemlerinden başlayarak yakın bir zamana kadar öncelikle silah olarak kullanıldı. Ortaçağ Avrupası’ nda ev sahibi masaya bıçak getirmezdi, çünkü herkesin bıçağı belindeydi. Ancak şiddet artmaya başlayınca 1669’ da Fransa Kralı 14. Louis’ in bütün sivri uçlu bıçakların yemek masalarında kullanımını ve sokaklarda taşınmasını yasaklamıştır.

ÇATAL :

Çatalı ilk kullananların Yunanlılar olduğu sanılmaktadır. Çatalın yemek masalarındaki kullanımı MS 7. yüzyılda Ortadoğu’ daki zengin ve itibarlı ailelerde görülmektedir. 13. yüzyılda Bizanslılar’ a onlardan da İtalyanlar’ a geçmiştir. Fransa da ise “gösterişe kaçıyor ” diye kabulü yavaş olmuştur. Çatal, 1600’ lerin ortalarından itibaren tekrar itibar kazanmış, kraliyet ailesi ve zengin sofralarının vazgeçilmez lüksü olmuştur. Günümüzde ise hepimizin vazgeçilmez ihtiyacıdır.

MEKANİK SAAT :

999’ da Gerbert, insanoğlunun zamanı ölçebilme arzusuna hizmet etmek için yepyeni bir ürün sundu. Fransız keşiş ve sonrasında Papa olan Gerbert’ in ağırlıklar kullanarak çalışan ilk mekanik saati günümüze kadar pek çok kez geliştirildi.

HASSAS SARKAÇLI SAAT:

Galileo’ nun sarkaç teorisini üretmesinden sonra daha kesin zaman ölçümü yapılabilir miydi? 1656’ da Christian Huygens, bu noktadan hareketle, sarkacın hareketini bir dizi dişli çark üzerinden saatin kollarına iletirken, bir yandan da sarkacın sürekli salınım halinde tutmanın yolunu bularak ilk hassas sarkaçlı saati geliştirdi.

DİKİŞ MAKİNESİ :

1830’ da Barthelemy Thimonnier dikiş makinesini icat etti. Makinede ayak pedalıyla döndürülen bir tekerlek, iğneyi kaldırıp indiriyordu. Fakat o dönemlerde pek çok terzi, işini kaybedeceği korkusuyla bu makinelerin 80 tanesini tahrip etmişti.

FERMUAR :

Fermuarın icadında her ne kadar tek bir mucitten söz etmek zor olsa da asıl katkıyı 1893’ de W.L. Hudson’ un yaptığı söylenebilir. Fermuarın hayatımıza girmesi oldukça zaman almıştır. İlk fermuar tasarımının o kadar ürkütücü bir görüntüsü vardı ki pek çok üretici seri üretimi yapmayı reddetmişti. Fermuar, günümüze kadar gelişmiş ve hayatımızdaki pratik malzemelerden biri olarak yerini almıştır.

ELEKTRİK ISITICILI ÜTÜ :

1882’ de Henry Seely, elektrik ısıtıcılı ütüyü geliştirdi. İlk ütüler, içine kor halinde kömür konularak ısıtılırdı. Seely’ nin ütüsünün içinde ise elektrikli bir ısıtıcı bulunuyordu. Böylece ütü, zor kullanılan bir ev aleti olmaktan çıkmıştı.

ÜTÜ MASASI :

Ütü yaparken yeterince iyi sonuç alamamaktan şikayetçi olan Afrikalı Sarah Boone adlı bir ev kadını, 1892 yılında kendisi için bir ütü masası geliştirdi. Böylece tarihin ilk ütü masası ortaya çıkmış oldu.

ELEKTRİKLİ SÜPÜRGE :

1901’ de Hubert Booth, elektrikli süpürgeyi icat etti. Booth’ un elektrikli süpürgesi o kadar büyüktü ki atlı bir arabayla çekilmesi gerekiyordu. Fakat süpürgenin performansı gayet iyiydi; öyle ki İngiliz Kralı VII. Edward taç giyme töreninden önce salondaki halının bu süpürge ile temizlenmesini istemişti.

ELEKTRİKLİ BUZDOLABI :

İlk elektrikli buzdolabı, Karl Linde tarafından 1877’ de geliştirildi. Yiyeceklerin bozulmadan saklanabilmesi için gereken, ortamın soğuk olması koşulu, ilk defa Karl Linde tarafından yapay olarak sağlanmıştı. Linde’ nin cihazı, yiyecek kabininin arkasına freon gazı yerine metil ether adlı son derece patlayıcı bir gaz pompalıyordu. Bu yüzden pek yaygınlaşmadı. Freon gazı kullanılan ilk buzdolabını ise Balzer Von Platen ve Carl Munters birlikte tasarlamıştı.

BULAŞIK MAKİNESİ :

1889’ da W. A. Cockran adındaki maharetli kadın mucit, tarihin ilk elektrikle çalışan ilk bulaşık makinesini üretti. Sistem çok basitti. Bir fiskiye, boru yardımıyla gelen tazyikli suyu tabakların üzerine eşit dağıtıyor ve bulaşıkları temizliyordu.

ÇAMAŞIR MAKİNESİ :

1906’ da Ala Fischer, çamaşır makinesini icat etti. Makinenin içine yatay olarak yerleştirilmiş metal tambura kirli çamaşırlar konuluyordu. Tambur, elektrik yardımıyla döndürülüyor ve hareket sırasında çamaşırlar sürekli suyla temas ederek temizlenmiş oluyordu. İlk kurutuculu çamaşır makinesi ise 1924’ te üretildi. Çamaşır makineleri sürekli gelişerek günümüzdeki halini aldı.

TERMOS :

1906’ da İskoçyalı J. Dewar, termos adını verdiği ve içine konulan sıvının ısısını koruyan, iç içe geçmiş iki kaptan oluşan bir sistem geliştirdi. Tarihin en popüler icatlarından birisi olan termos sayesinde piknik yapmak, insanoğlu için daha da keyifli bir hal almaya başladı.

BLENDER :

Stephen Poplawski, termos benzeri cam bir kutunun tabanına metal, dönen bir bıçak koyarak blender fikrini ilk ortaya atan kişidir. 1932’ de bu fikrini tasarım haline dönüştürmeyi başarmıştır. 1935’ te Fred Waring ve Frederick Osus adlı iki girişimci dostu, Poplawski’ nin fikrini geliştirerek büyük bir ticari başarı kazanmışlardır.

ATAÇ :

1900’ de Johann Vaaler, kağıtları sıkıca tutabilmek için,iç içe geçmiş iki halkadan oluşan, metal bir telden ibaret orijinal bir ürün tasarladı. Vaaler’ in “Ataş” adını verdiği bu tasarım bugüne değin hemen hemen hiç değişmemiştir.

KALEMTIRAŞ :

Bugün okur yazar hemen hemen herkesin evinde, çekmecesinde bulunan kalemtıraş Amerikalı John Lee Love tarafından 1897’ de icat edildi. İlk üretimi bildiğimiz taşınabilir şekliyle tasarlanan kalemtıraş daha sonraki yıllarda geliştirildi.

KURŞUNKALEM :

Kurşunkalemin bugün bildiğimiz şeklini Fransız kimyacı Nicolas Conte vermiştir. Kil ve graphite karışımını yakıp tahtadan silindir çubuklar içine koyan Conte; 1795’ te patentini almıştır. İlk kurşunkalem fabrikasını ise 1861’ de Eberhard Faber, New York’ ta kurmuştur.

BİLYE UÇLU TÜKENMEZKALEM :

1938’ de Macar mucit Lazlo Biro, biro da denilen, günlük hayatımızın vazgeçilmez parçası olan bilye uçlu tükenmezkalemin hayata geçmesini sağladı. Tükenmezkalem, öncelikle yüksek basınca maruz pilotların kullanması için üretilmişti. Zamanla kolay kullanımından dolayı geniş kitlelere ulaştı.

DOLMAKALEM :

1935’ te Fransız Jules Fagart, tekrar doldurulabilen dolmakalemi geliştirdi. Bugün bizlere bir parça nostalji gibi görünse de dolmakalemler, pek çok insan için hala önemli yazı araçlarından biridir.

SİLGİ :

Silgiyi ilk defa 1736’ da Avrupa’ ya getiren, Fransız kaşif ve bilim adamı Charles Marie de la Condamine’ dir. Bu aslında, Güney Amerika’ da yerli kabilelerin oyun için ve tavuk tüyü gibi şeyleri vücutlarına yapıştırmak için kullandıkları bir maddeydi. Avrupalılar bunu kullandı fakat bir süre sonra çürüdüğü için kullanışlı olmadı. 1839’ da Charles Goodyear, kauçuğu işlemenin ve dayanıklı kılmanın yolunu buldu. Bugün kullandığımız silgilere şekil vermiş oldu.

DAKSİL :

1951’ de Bette Nesmint Graham, daksili icat etti. Dallaslı sekreter Graham, bugün ofislerimizde hepimizin sık sık ihtiyaç duyduğu hatalı metinlerin üzerini ince beyaz tabakayla kapatan yazı düzelticiyi ilk olarak evinin mutfağında blender ile sıvı hale getirdiği kağıt olarak üretmiştir.

RAPTİYE :

Raptiye, ilk defa Amerikalı Edwin Moore tarafından kiralık bir odada üretildi. Bir gün önce yaptığını ertesi gün satan Moore, Eastman Kodak Company’ den büyük bir sipariş alınca 1904’ te Moore Raptiye Şirketi’ ni kurdu. Şirketi hala küçük şeylerin üretimine devam etmektedir.

FOTOKOPİ MAKİNESİ :

Bugün kullandığımız fotokopi makineleri ilk olarak 1942’ de Chester Carlson tarafından geliştirilmiştir. Amerikalı mucit Chester Carlson, 1938’ de de elektrostatik fotokopi makinesini icat eden kişidir. Fotokopi makineleri sayesinde gerekli dokümanları çoğaltmak kolaylaşmış oluyordu. Bu da büyük bir işgücü kazanımı anlamına gelmekteydi.

MÜREKKEP :

Kağıdın icadıyla paralel kullanılan mürekkep, Çinliler tarafından bulunup geliştirildi. MS 400’ de yaklaşık olarak bugün kullandığımız halini aldı. Renk pigmentleri veya boyar maddelerin sıvıda çözündürülmesiyle elde edilen mürekkebin ilk dönemlerdeki hammaddesi ise yanmış çam odunu, kuzu yağı, eşek derisi jölesi ve miskti.

PARŞÖMEN :

Eski Mısır firavunlarından biri Anadolu’ ya papirüs vermeyi reddedince, parşömenin hikayesi başlar. Anadolu’ daki Bergama kitaplığının İskenderiye’ ye rakip olmasından rahatsız olununca papirüs gönderimi durmuştur. Bergama hükümdarı, koyun ya da keçi derisinden papirüsün yerini tutacak ve yazı yazmaya uygun bir madde hazırlanması istedi. Yunanca “Pergament” adını taşıyan parşömen böylece doğdu.

YAPIŞKAN BANT :

1921’ de Amerikalı R. Drew, yapışkan bant fikrini ortaya attı. Avrupa’ da “seloteyp” adıyla piyasaya sürülen bu bandın bir yüzü, “selüloz” adı verilen ve yapışkan olan saydam bir plastik şeritten oluşuyordu.

TUTKAL :

Tutkal ilk olarak 1750’ de İngiltere’ de yapıldı. Tutkal önceleri balıktan elde edilmiş, daha sonraları plastik, hayvan kemikleri, nişasta, süt proteinlerinden elde edilen türevleri ile yaygınlaşmaya başlamıştır.

YANGIN SÖNDÜRÜCÜ :

1816’ da George Manby, yangın söndürmeye yönelik bir sistem geliştirerek ilk yangın söndürücünün temellerini atmış oldu. Alet, su içeren metal bir silindirden oluşuyordu. İçindeki su, sıkıştırılmış hava yardımıyla dışarıya püskürtülüyordu.

KİMYASAL YANGIN SÖNDÜRÜCÜ :

1905’ te Alexander Laurent, kimyasal yangın söndürücüyü geliştirdi. Yangına suyla müdahale etmek her zaman doğru bir yol değildi, bu yüzden Laurent, bir kimyasal karışımı geliştirerek suyun yangın söndürmedeki zararlarını da yok etmiş oluyordu.

DİKENLİ TEL :

1867’ de Lucien B. Smith, tarihteki ilk dikenli teli üretti. Teksas’ ta yaşayan büyük toprak sahiplerinin sayısı artmaya başlayınca sınırlar birbirine yaklaşmaya başlamıştı. İşte bu ihtiyaçtan hareketle kendisi de bir çiftçi olan Smith, sınırları belirlemek ve yabancıların girişinin önüne geçebilmek için tarihteki ilk dikenli teli üretmiştir.

GAZ MASKESİ :

1914’ de Garet A. Morgan’ ın geliştirdiği gaz maskesi, Erie Gölü altındaki patlamada 32 maske kullanıcısın hayatta kalmasından sonra çok tutulmuştur. Patlamadan sonra pek çok firma Morgan’ ın gaz maskelerinden sipariş vermiştir. Sonraları Amerikan ordusu gaz maskesine son halini vermiş ve resmen kullanmaya başlamıştır.

TRAFİK IŞIKLARI :

1923’ te Gervett A. Morgan, elektrikli trafik ışıklarını geliştirdi. Üzerinde “dur” ve “geç” yazan trafik işaret kolları, ilk kez 1868’ de kullanılmıştır. Sonraları gaz lambasıyla çalışan renkli trafik ışıkları kamu kullanımına sunuldu. İçindeki gaz lambası vasıtasıyla trafiği düzenleyen bu sistem, o tarihlerde gaz lambalarından birinin patlaması sonucu bir polisin ölmesine neden olunca yeni arayışlara gidildi. Bu soruna çare arayan Morgan, yeşil, sarı ve kırmızı renklerden oluşan elektrikli trafik ışıklarını geliştirdi.

PARKMETRE :

1939’ da Carl C. Magee, park sorununu çözebilmek amacıyla ilk parkmetreyi tasarladı. O yıllarda Amerika’ da ciddi bir park sorunu yaşanıyordu. Magee ilk parkmetre aletini caddeye yerleştirdiğinde halk büyük tepki gösterdi. Fakat park sorunu çözülemeyince parkmetrelerin kullanımı arttı.

KEDİGÖZÜ :

1933’ te Percy Shaw, sisli bir gecede otomobiliyle neredeyse bir uçurumdan yuvarlanmak üzereyken bir kedinin gözlerinin parlamasıyla yolu fark edip hayatı kurtulunca, kedi gözünden esinlenerek bir alet tasarlamaya karar verir. Böylece hayat kurtaran kedi gözü ortaya çıktı. Kısa bir süre sonra birçok ülkenin yollarına bu kedigözlerinden çok sayıda yerleştirilir.

GÜVENLİ TIRAŞ BIÇAĞI :

1771’ de Jean Jacques Perret, cilde sadece bıçağın kenarının değdiği ilk güvenli tıraş bıçağını geliştirdi. Böylece sabahları yüzünde kesiklerle işe gitmek zorunda kalan erkek nüfusunun sayısında gözle görülür bir azalma olmaya başladı.

SABAN :

1814’ te John Jetro, hayvan gücüyle kullanılan ilk sabanı geliştirdi. Toprağı insan gücüyle sürmek hem çok zordu hem de toprak sahipleri için çok maliyetliydi. Bu nedenle hayvan gücüyle kullanılabilecek bir alet tasarlamak gerekmişti. John Jetro, tarımcılık için büyük öneme sahip sabanı geliştirdi ve patentini aldı.

PUSULA :

MS 100 yılında Çinliler, pusulayı icat etti. Manyetik bir ortamda serbest bırakılan bir objenin kuzeye yöneleceği prensibinden hareketle pusulanın keşfi gerçekleşti.

KİBRİT :

1680’ de Robert Boyle, kükürtlü kibrit aracılığıyla ateşi elde etmeyi becerdi. Keşfedilmesinin üzerinden binlerce yıl geçmiş olmasına rağmen ateş pratik halde elde edilemiyordu. Önceleri bir çelik, bir metal parçasına sürtülüyor ve ateş elde ediliyordu. Boyle’ nin kibriti, zımpara kağıdına sürtülmek suretiyle ateş alıyordu. Ardından fosforlu kibritler de üretilmeye başlandı.

YAZAR KASA :

1879’ da James Ritty, yazar kasayı icat etti. Bugünkü yazar kasaların ilham kaynağı olan ilk yazar kasaya, bir klavye yardımıyla sayılar giriliyor, gerekli toplamalar yapılıyor ve bunlar kağıda basılabiliyordu.

KÖR ALFABESİ :

Fransız subay Barbier, aklına gelen kabarık harf fikrini kendisi de kör olan arkadaşı Braille’ e anlattı. Louis Braille, bu alfabe sistemini kendi yaşadığı zorlukları da değerlendirerek, 1829 yılında bugün kullandığımız kör alfabesini geliştirdi. Bugün sadece Braille’ in kabartma harflerini basan özel matbaalar bulunmaktadır.

BEBEK ARABASI :

1733’ te İngiliz William Kent, ilk bebek arabasını üretti. W. Kent adlı mimar, Devonshire’ in III. Dükü’ nün çocukları için tarihin ilk bebek arabasını sipariş üzerine yapmak zorunda kalmıştır. Bugün geliştirilmiş benzer tasarımlar parklarda, bahçelerde karşımıza çıkabilmektedir.

AYNA :

1903’ te Emil Bloch, aynayı geliştirdi. Tarih boyunca parlatılmış bir metal ya da taş ayna olarak kullanılmıştır. Daha sonraları cam yüzeylerin arkasına yapıştırılan koyu renkli kumaşlar da aynı amaçla kullanılmıştır. İlk modern ayna ise Bloch tarafından, düz camın gümüş veya altın folyo ile kaplanmasıyla elde edilmiştir.

POSTA PULU :

1837’ de Rowland Hill, ilk posta pulunu tasarlayıp kullanımını sağladı. Hill posta pulunu yaptıktan sonra İngiltere kralı tarafından şövalyelikle ödüllendirilmiştir. Bugün halen kullandığımız, her biri birer sanat eseri sayılabilecek pullar, önceleri sadece kralın yazışmalarında kullanabildiği bir işaret iken zamanla tüm posta sistemlerince kabul görmüş ve yaygınlaşmıştır.

POSTA KUTUSU :

1891’ de Philip Downing, posta kutusu sistemini geliştirdi. Posta sisteminin her geçen gün daha sağlıklı işleyebilmesi için günümüze kadar pek çok insan bu gelişime katkıda bulunmuştur. Bu sayede posta işaretleyicileri, işlem iptal eden cihazlar, posta mühürleri, otomatik posta sınıflandırma cihazları yaşamımızda yerini almış, mektupların daha sistematik bir şekilde sınıflandırıp gönderilmesine olanak tanımıştır.

ŞEMSİYE :

1885’ te William C. Carter, şemsiyeyi geliştirdi. İlk şemsiyenin, 4000 yıl önce Mısır, Asya, Yunanistan ve Çin’ de kullanılmış olduğunu tarihsel dokümanlar göstermektedir. Şemsiyenin patenti Carter tarafından alınmıştır.

İNGİLİZ ANAHTARI :

1835’ te Solymon Merrick, ingiliz anahtarını tasarladı. İnsanoğlunun pratik zekasının bir ürünü olan ingiliz anahtarı ile vidaların büyüklüğü önemini yitiriyordu. Çünkü genişleyebilen ucu sayesinde her boyuttaki vida için kolayca kullanılabiliyordu.

CIVALI BAROMETRE :

1643’ te Evangelista Torricelli, hava basıncını ölçmek için yeni bir yöntem geliştirdi. Torricelli, vakum ve basınç üzerine deneyler yapmaktaydı. Yarıya kadar cıvayla doldurduğu bir kaba, yine ağzına kadar cıvayla dolu bir tüpü ters çevirip batırmıştı. Havanın basıncına bağlı olarak tüpteki cıvanın oranı bir miktar azalmaktaydı. Böylece bugün “cıvalı barometre” olarak bildiğimiz cihaz ortaya çıkmış oldu.

PARA :

Para, ilk kez MÖ 700’ de Lidya’ da malların alımı için kullanıldı. Yoğun olarak ticaretle uğraşan ve bir Anadolu uygarlığı olan Lidya’ da paranın ilk formu değerli maddeden oluşmaktaydı. Altın ya da gümüş, en çok kullanılan para hammaddesiydi. MÖ 700 yılına gelene kadar insanların ekonomik ilişkilerinde kullandıkları en yaygın metot “barter” yani değişim sistemiydi. Buğday almak isteyen, yerine eşit miktarda pirinç kullanabiliyordu. Günümüzde ise para kullanımı, yavaş yavaş yerini dijital ortamdaki paralara yani kredi kartlarına bırakmaktadır.

İnterneti Kim Buldu?

Vinton Cerf, 1970’lerde genç bir matematik mühendisiydi. Kulakları duymayan karısı dünyayla rahat iletişim kurabilsin diye interneti icat etti.

Vinton Cerf, 1970’li yıllarda üniversiteyi yeni bitirmiş, yirmili yaşlarının sonunda bir matematik mühendisiydi. Doğuştan kulakları duymayan Carinne’e aşık oldu. Carinne, kimseyle iletişim kuramıyor, telefonla bile konuşamıyordu. California Üniversitesi Matematik Mühendisliği’nde bilgisayarlar arası bilgi transferiyle uğraşan Cerf’in ise tek isteği karısını mutlu etmekti. İnternet, o zamanlar askeri amaçla kullanılan bir sistemdi. Sivillerin kullanamadığı internet, kısa sürede 200 ayrı sivil kuruma yayıldı. Cerf interneti geliştiren bilim adamları arasındaydı. Ancak o daha önemli bir şey yaptı ve interneti karısının da kullanabileceği bugünkü haline getirdi.

Serkan UYGUR (MA)

Marketing and Sales Analysis Consultant

UYGUR Danışmanlık

serkanuygur.marketing@gmail.com

Merhaba Dostlarım,

Sevgililer Günü ‘nün başlangıç tarihi eski Roma İmparatorluğu zamanına uzanıyor.

Eski Roma’da 14 Şubat günü bütün Roma halkı için önemli bir gündü.

Çünkü bu günde Roma tanrı ve tanrıçalarının kraliçesi olan Juno’ya duyulan saygıdan ötürü tatil yapılırdı.

Juno ayrıca Roma halkı tarafından kadınlık ve evlilik tanrıçası olarak da biliniyordu.

Bu günü takip eden 15 Şubat gününde ise Lupercalia Bayramı başlıyordu.

Bu bayram halkın genç nüfusu için büyük önem taşıyordu.

Bunun nedeni ise yaşantıları kesin kurallar ile sınırlandırılmış, bunun doğal sonucu olarak bir birliktelik yaşama şansı olmayan bu gençler sadece bu bayram süresince bile olsa birbirlerinin partneri oluyorlardı.

Hangi genç bayanın hangi genç erkek ile bir çift oluşturacağı eski bir gelenek olan ve Lupercalia Bayramı’nın arife günü yapılan bir çekiliş ile belli oluyordu.

Romalı genç kızlar isimlerini küçük kağıt parçalarının üzerine yazıp bir kavanoza koyuyorlardı. Genç Romalı erkekeler ise kavanozdan bu kağıtları çekerek üzerinde hangi kızın ismi yazıyorsa o kızla bayram eğlenceleri boyunca beraber oluyorlardı.

Bu birliktelikler birbirine aşık olan çiftler için bayram süresinin dışına tanışıp genellikle evlilikle sonlanıyordu.

İmparator 2. Claudius, Roma’yı kendi katı kuralları ile zalimce yöneten bir hükümdardı.

Onun için en büyük problem ordusunda savaşacak asker bulamamaktı.

Ona göre bu durumun tek sebebi Romalı erkeklerin aşklarını ve ailelerini bırakmak istememeleriydi.

İşte bu yüzden Roma’daki tüm nişan ve evlilikleri kaldırdı.

Aziz Valentine de Claudius’un hükümdarlığı zamanında Roma’da yaşayan bir papazdı.

Kendisi gibi papaz olan Aziz Marius ile birlikte Claudius’un yasağına rağmen gizlice çiftleri evlendirmeye devam etti.

Ancak imparator bu durumu bir süre sonra öğrendi. Aziz Valentine insanları evlendirmeye devam ettiği için tutuklandı ve yaptıklarının cezası olarak sopa ile dövülerek öldürüldü.

Milattan sonra 270 yılının 14 Şubatı Hristiyan şehitliğine gömüldü.

Aynı zamanlarda Roma’daki putperestler, şubat ayı içinde kutlanan Lupercalia Bayramı’nı kendi putperest tanrıları için kutluyorlardı.

Bayram öncesi yapılan geleneksel çekilişi ise seromoniye bağlı kalarak kendileri için uygulamaya başladılar.

Hristiyan Kilisesi’nin ilk kurulduğu yıllarda hizmet veren papazlar bu törenlerin, özellikle de evlenmemiş gençlerin putperestler ile birlikte anılmasından rahatsız oldukları için bir çözüm buldular.

Bu gençlerin isimlerinin azizlerle birlikte anılmasını istedikleri için Lupercalia Bayramı’nın başladığı günü Aziz Valentine Günü olarak kutlamaya başladılar.

O gün bugündür her yılın 14 Şubat’I Sevgililer Günü olarak kutlanmaya devam ediyor ve yeryüzünde kadın ve erkek beraber olduğu sürece de kutlanmaya devam edecek.

Sevgililer Günü, 1800 yıllardan sonra Amerika’da Esther Howland’ın ilk Sevgililer Günü kartını yollamasından bu yana günümüzde daha çok sayıda insanın kutladığı toplumsal bir olay haline geldi.

Bunun doğal sonucu olarak olayın ticari yönü çok gelişti. Neredeyse herkes her yıl 14 Şubat’ta sevgililerine veya eşlerine bu günün ruhu ile bütünleşen, karşı tarafa sevgilerini anlatan hediyeler veriyor.

Bu hediyelerin başında ise sade ama bir o kadar anlamlı çiçekler geliyor.

Sevginizi alacağanız çikolata veya yollayacağınız bir kart ile de anlatmanız mümkün.

Kısacası bu özel günde yanınızda gerçekten sevdiğiniz birisinin olması ve sevginizin karşılığının olduğunu bilmek herhalde hepsinden çok ama çok daha önemli.

Serkan UYGUR (MA)

Marketing and Sales Analysis Consultant

UYGUR Danışmanlık

serkanuygur.marketing@gmail.com

Merhaba Dostlarım,

Geçmişten günümüze bir çok ürün, Marka olma yolunda ilerlemektedir.

Bazıları bu meşafkatli yolculukta ipi göğüsleyen taraf olmaktadır.

Bir ürünün marka olması için, uzun bir geçmişe ve sürdürülebilir politikalara dayalı olması gerekmektedir.

Marka , vaat eder.

Marka = Kalite + Güven

Tüketici zihninde, Neuro Marketing algısı oluşturur.

Bu algı; geçmişte yaptıkları olumlu hamleler sayesinde,  gelecek nesillere mantıklı adımlar atılarak ilerlenmiştir.

Bilinmesi gereken en önemli konu, her ürün marka olamaz.

Bir firma kurulur ve ürettikleri ürünler tüketicilerin beğenisini kazanır.

Bu beğeni zaman ilerledikçe, sürüngen veya eski beyinlerinde güven hissi uyandırır.

Bu oluşan hisler, bir ürünün gelecek kuşaklara marka algısı yaratmak için oluşan güven ve kalite algısıdır.

Bundan sonraki dönem, oluşan Marka algısını sürdürülebilir kılmaktır.

Marka , denetlenebilir olması ve bu yönde çalışmalar yapılarak, toplumda Marka Konumlandırması yapılmalı ve zihinlerde yer etmelidir.

Firmaların yapacakları ; Ar-Ge ve Proaktif çalışmalar, Marka olgusunu daha derin işlenmesine ve Kalitenin artmasına hizmet edecektir.

Firmaların profesyonel kadrolarından özenle seçilmiş profesyoneller veya toplumun her bireyi yapacakları marka denetimi ile, her tüketiciye yol gösterici sonuçlar elde edeceklerdir.

Markanın daha fazla Sürdürülebilir Kalkınma Projeleri ile desteklenmesine zemin hazırlanacaktır.

Markanın büyütülmesi ve desteklenmesi, her firmanın en önemli sorumluluğudur.

En alt kademeden, en üst kademesine kadar bütün çalışanlar, eksik olarak gördükleri yönlerin tedavisi için, çaba sarf ederlerse, Markanın değerinin arttırılmasında önemli bir paya sahip olacaklardır.

Kurulacak olan Marka Denetim Elçileri Grubu, her ürünü reel olarak inceleyip, bu konu hakkında görüş bildirmesi uygun olacaktır.

Yapılacak çalışmalar, sürdürülebilir projeler ile desteklenmesi ve bir plan dahilinde ilerlenmesi yararlı olacaktır.

Çalışmalar; 3-6-9-12 aylık dönemlerde yapılandırılmalı ve her dönem kendi içinde bağımsız sorgulanıp, nereden başlanıp nereye gelinmiş gözlemlenmelidir.

Gelişmeler veya olumsuzluklar dikkatlice irdelenmelidir.

Her yapılan çalışmalar sonucunda, grup üyeleri arasında inovasyon yapılmalı ve ne tür farklılıklar kullanılması gerektiği hakkında, beyin fırtınası yapılmalıdır.

Her yeni ürün, değişik fikirlerin ortaya atılması ile oluşan sentezden meydana gelir.

Fikirler olumluda yada olumsuz olabilir. En önemlisi ortaya yeni bir fikrin çıkmasıdır.

Marka Denetim Elçileri alacakları detaylı eğitimin ardından, sahaya çıkıp gereken çalışmaları yapmakla görevlidirler.

Marka Denetim Elçileri, elde ettikleri bilgiler doğrultusunda yeni fikirler üretmek için grup olarak inovasyon yapacaklardır.

Yapılacak çalışma reel de basit gibi görünse de, uzun bir dönemi kapsayan yoğun tempo ile geçen bir zaman dilimini kapsayacaktır.

Bir araştırmanın sonuçlarını toplamak, her Pazar araştırması gibi belirli zaman dilimini bulacaktır.

Burada amaç; sağlam bilgiler toplanarak sonuca net olarak gidilmek istenmesidir.

Bu süre zarfı en kısa; 2 ila 3 yılı bulacak çalışmalar neticesinde sonuçlanacak olmasıdır.

Marka Denetim Elçileri ciddi bir çalışma başarısı gösterecek olup, her ayrıntıyı dikkatlice sentezleyeceklerdir.

Grubun yapacağı inovasyon çalışması ile, marka hakkında en güzel meyveleri toplayacaklardır.

Bu yapılandırmanın en güzel yanı, firmalar kendi bünyesinde oluşturacakları ekip ile yola çıkarak, fazla bütçe ayrılmasına gerek kalmayacaktır.

Ülkemizde yapılandırılan, Marka Denetim Elçileri Grubu sayesinde farklı ve yeni ufuklara yelken açıp, inovasyon sonucu ortaya güzel ürünler çıkarabilir ve zaman içinde Markalaştırabiliriz.

Bu yeni oluşumun gerçekleşmesi biraz zaman alacak olup, sağlam adımlarda gidilen her yol karşımıza mükemmel yapılandırılmış markalar çıkaracaktır.

Serkan UYGUR (MA)

Marketing and Sales Analysis Consultant

UYGUR Danışmanlık

serkanuygur.marketing@gmail.com

Hello Friends,

David Karp, CEO, Tumblr

Erin Bagwell, CEO, Dream, Girl Film

Jessica Banks, CEO, RockPaperRobo

Hayley Barna, Venture Partner, First Round Capital

Phin Barnes, Partner, First Round Capital

Scott Belsky, Founder, Behance

Brett Berson, Partner, First Round Capital

Kiran Bhatraju, CEO, Arcadia Power

John Borthwick, CEO, Betaworks

Bryan Breckenridge, Executive Director, Box.org

DeVaris Brown, CTO, Super Heroic Inc.

Kristina Budelis, President, KitSplit

Stewart Butterfield, CEO, Slack

Karen Cahn, CEO, IFundWomen

Anthony Casalena, CEO, Squarespace, Inc.

Cariann Chan, CEO, Level

Sara Chipps, CEO, Jewelbots

Alex Chung, CEO, Giphy

Erin Clift, CMO, Kik Interactive, Inc.

David Cohen, co-CEO, Techstars

Meghan Conroy, CEO, Captureproof

Dennis Crowley, Executive Chair, Foursquare

Jess Davidoff, CEO, Admittedly

Kelsey Doorey, CEO, Vow To Be Chic

Avriel Epps, Cofounder, SeekU

Brad Feld, Managing Director, Foundry Group

Elizabeth Francis, Partner, Brilliant Ventures

Jeffrey Glueck, CEO, Foursquare

Jocelyn Goldfein, Managing Director, Zetta Venture Partners

Kristen Goldstein, CEO, HireAthena

Lisa Hammann, Vice President and Region Head, North American Supply Chain, Genentech

Corie Hardee, CEO, Union Station

Julia Hartz, CEO, Eventbrite

Rob Hayes, Partner, First Round Capital

Scott Heiferman, CEO, Meetup

David Hirsch, Managing Partner, Compound VC

Grant Hughs, CSO, FocusMotion

Jennifer Hyman, CEO, Rent the Runway

Kellee James, CEO, Mercaris

Harleen Kahlon, CEO, Bolde

Josh Kopelman, Partner, First Round Capital

Sarah Lacy, CEO, PandoMedia

Aileen Lee, Managing Partner, Cowboy Ventures

Aaron Levie, CEO, Box

Jake Levine, CEO, Electric Objects

Moj Mahdara, CEO, Beautycon Media

Melody McCloskey, CEO, StyleSeat

Joanna McFarland, CEO, HopSkipDrive

Sheel Mohnot, Partner, 500 Startups

Howard Morgan, Partner, First Round Capital

Paul Murphy, CEO, Dots

Alexis Ohanian, Cofounder, Reddit

Eric Paley, Managing Partner , Founder Collective

Deven Parekh, Managing Director, Insight Venture Partners

Satya Patel, Partner, Homebrew

Georg Petschnigg, CEO, FiftyThree

Bijan Sabet, General Partner, Spark Capital

Chris Sacca, Chairman, Lowercase Capital

Noa Santos, CEO, Homepolish

Kenneth Schlenker, CEO, Stellar Base

Brian Shimmerlik, CEO, Vengo

Kristen Sonday, COO, Paladin

Robert Stavis, Partner, Bessemer Venture Partners

Jennifer Sutton, CPO, EVRYTHNG

Doug Ulman, CEO, Pelotonia

Hunter Walk, Partner, Homebrew

Rick Webb, COO, Timehop

Kara Weber, Partner, Brilliant Ventures

Alexandra Wilkis Wilson, CEO, Fitz

Fred Wilson, Partner, Union Square Ventures

Joanne Wilson, Owner, Gotham Gal Ventures

Denielle Wolf, CDO, Arloskye

Tim Wu, Professor of Law, Columbia University

Susan Zheng, CEO, Planted

Serkan UYGUR (MA)

Marketing and Sales Analysis Consultant

UYGUR Danışmanlık

serkanuygur.marketing@gmail.com

Merhaba Dostlarım,

Dünyadaki bütün ülkelerde, kuşkusuz eğitim çok önemlidir.

Eğtimin, verim ve kalitesini arttırmak için bir çok bilimsel çalışmalar yapılmaktadır.

Son zamanlarda oldukça dikkatimi çeken gelişmeler yaşanmaktadır.

Okuduğum Forbes dergisi, son zamanlarda Fin Tech (Finlandiya Teknolojisinden) oldukça fazla söz etmektedir.

Eğer bir ülkenin teknolojisi, bazı yayın kuruluşlarında çok dillendiriliyorsa araştırmak gerekir.

Tabi bu araştırma, nasıl bir teknoloji yarattığından çok, en dibe inerek, eğitim sistemini inceleyerek daha yararlı bilgilere ulaşacağımı düşünüyorum.

Bir ülke; bilim ve teknolojide çağ atlayıp, inovasyonlar yapıyorsa, eğitim sistemini incelemekte fayda var.

Finlandiya eğitim sistemi;

·     Oyuna önem verilmesi,

Çocukların bilinçleri olgunlaştırdığı, hayal gücünü zenginleştirdiği için, oyun oynamaları öğretmenleri tarafından sevk ediliyor.

·     Eğitim de, standart uygulamalara yer verilmiyor.

·     Eğitim sistemi, düşünme ve sorgulama üzerine kurulmuş ve bu durum için özel zaman yaratılıyor.

·     Güven duygusu güçlendiriliyor.

·     Eğitim kurumları arası rekabet bulunmuyor.

·     Eğitim kurumlarında eğitim verecek öğretmenler, çok iyi şekilde yetiştirilip, ülkenin geleceği olan çocuklar bu öğretmenlere teslim ediliyor.

Finlandiya da öğretmenlere bu kadar güven duyulmasının en önemli sebebi; öğretmen olmak, titiz ve prestijli bir meslektir.

Eğitim fakültesine sadece en mükemmeller kabul ediliyor.

Sistem; araştırmaya dayalı, yayımlanmış bir tez ve master düzeyinde mezun oluyorlar.

·     Kişisel zaman oldukça değerli

Öğrenciler ders arasını 15 dakika serbest zaman geçiriyorlar.

Sistemin temelinde, öğrencilerin derse katılım ve öğrenme kapasitelerinin gevşeme ve yeniden odaklanma şansı bulduklarında başarı oranı yükseliyor.

Oyun oynama, konuşma veya hatta sessizce kitap okuma ihtiyaçlarının kısa süre içinde karşılanacağını anlayan öğrenciler, ders saatinde üretken oluyorlar.

·     Öğrenciler yedi yaşında okula başlıyorlar.

İlkokul öğrencisi günde dört beş saat okula gidiyor.

Lise öğrencileri, üniversite öğrencilerine benzer şekilde, sadece kendileri için gerekli dersleri alıyorlar.

·     Yaşam kalitesine çok önemli.

Öğretmenler hazırlıklarını evde yapıyorlar.

·     Yarı takipli öğrenme

16 yaşından sonra, öğrenciler gymnasium adı verilen akademik tabanlı lise veya meslek okulunu seçerler.

Bu liselerin herhangi bir tipinden mezun olan öğrenciler üniversiteye gidebilir.

·     Ulusal standartlar değerli

Öğretmenler müfredat ve standartlarda tam özerkliğe sahipler.

·     Sınıfa kadar not verilmiyor

·     Etik, ilkokul sınıflarında öğretiliyor

·     İşbirliği yapma ve işbirlikçi çevre güçlü bir şekilde vurgulanıyor.

Okulların altyapısı işbirliğini artırmaya yönelik tasarlanmış.

Derslikler, çeşitli sınıflar ve sınıf seviyelerinden öğrencilerin birlikte çalıştığı ve öğretmenlerin ortak bir alanda etkileşebildiği kollara ayrılıyor.

Lise öğrencilerinin kampüs içinde birlikte konforlu bir şekilde çalışabilmesi için her çeşit çalışma ortamları var ve öğrenciler, gözetim minimal olacak şekilde bina etrafında serbestçe dolaşıyorlar.

Öğretmenler odası güneş ışığının olduğu ve bitkilerin büyüyüp serpilmesine olanak veren seraydı anımsatır.

Bir öğrenci zorluk yaşarsa, aklımıza gelmesi gereken soru, öğrencide ne sorun olduğu ya da öğretmende ne sorun olduğu değildir. Asıl soru, sistemde ne sorun olduğudur.

Serkan UYGUR (MA)

Marketing and Sales Analysis Consultant

UYGUR Danışmanlık

serkanuygur.marketing@gmail.com

Yapay zeka, dünyanın dev şirketleri tarafından takip ediliyor.

Son yıllarda satın almalar ile gün yüzüne çıkmaya başladılar.

Günümüzde ve yakın zamanda, düşünen robotlar ve karşılıklı iletişim kuran (M2M) robotlar ile birlikte hayatı paylaşacağız.

Bazı Ülkelerde, eğitime başlayan bir çok çocuk, kod öğrenmeye başladı.

·    Sıfır hata ile seri üretim.

En iyi teknoloji ile yani Yapay Zeka ile müşterilere en iyi hizmet vermesi istenmektedir.

Geleceğin sektörü yapay zeka (Artificial İntelligence)

Dünyanın en büyük devleri ve sosyal ağları olan; Twitter, Facebook, Google, Apple, Yahoo ve Intel gibi devler, yaptıkları büyük yatırımlar ile müşterilerinin ilgisini çok fazla çekeceğe benziyor.

Yapılan yatırımlar ile satın almalar devam etmekte, bu yatırımlar her geçen gün hız kazanmaktadır.

DNNResearch

2013 yılında Google satın aldı.

Google Glass gibi giyilebilir teknolojilerin geliştirmesine de destek veren DNNResarch, şu sıralarda ileri teknoloji görsel arama motorları üzerine çalışmalar sürdürüyor.

MetaMind

2016 yılında Salesforce satın aldı.

Otomatik görüntü tanıma uygulamaları.

Indisys

2013 yılında Intel satın aldı.

Yapay zeka, doğal yollardan dil öğrenme ve bilişsel teknolojileri birleştirerek oluşturdukları teknoloji ile müşterilerin dil öğrenme ve ihtiyaçları doğrultusunda dil bilmeme gibi engelleri kaldırmayı amaçlıyor.

IQ Engines

2013 yılında Yahoo satın aldı.

Fotoğraflarda otomatik yüz tanıma, nesneleri isimlendirme, sahneleri ve mekânları tanıma gibi fonksiyonları olan bir uygulamaya yoğunlaşmış durumda. Telefonlarımızda kullandığımız akıllı albüm uygulamasını da geliştiren şirket.

StorySense

2015 yılında DianHaubang satın aldı.

LookFlow

2013 yılında Yahoo satın aldı.

Fotoğraf paylaşımı üzerinden derin öğrenme metotları tabanlı projeleri olan şirket.

SkyPhrase

2013 yılında Yahoo satın aldı.

Şirket insanları zorlayan derin öğrenme olgusunun, uzun zaman alması ve karışık olmasının aşılabileceği.

DeepMind

2014 yılında Google satın aldı.

Bir makinenin insan gibi düşünebileceğini iddia eden şirket, Google tarafından satın alındıktan sonra ismi Google DeepMind olarak değiştirilmiş.

PredictionIO

2016 yılında Salesforce satın aldı.

İstatistik, açık kaynak ve yapay zekâ öğrenme metotları üzerine projeler yürüten şirket, pek çok yazılımcı için altın değerinde bir kaynak olan kodları internet sitesinde ücretsiz bir şekilde paylaşıyor.

AlchemyAPI

2015 yılında IBM satın aldı.

Şirket hesaplarının ve sosyal medya takibinin kolayca ve tek uygulama üzerinden yapılmasını sağlayan bir program yaratan şirket.

Automated Insights

2015 yılında Vista Equity Partners satın aldı.

Yapay zekâ metotlarını kullanmaya başladı.

Cognea

2014 yılında IBM satın aldı.

Kullanıcılarına kişisel sanal asistanlar sunuyor.

Jetpac

2014 yılında Google satın aldı.

Harita, fotoğraf arşivleme gibi hizmetler sunan uygulama.

Madbits

2014 yılında Twitter satın aldı.

Geniş alan kaplayan resimleri organize etme, arama, düzenleme, sahne algılama fonksiyonlarını taşıyan ve aynı zamanda pratik bir uygulamanın üzerinde yoğunlaşan şirket.

Dark Blue Labs

2014 yılında Google satın aldı.

Derin öğrenme ve doğal anlama metotları üzerine çalışıyorlar.

Wit.ai

2015 yılında Facebook satın aldı.

50 farklı dili anlık çevirme özelliği.

Incredible Labs

2014 yılında Yahoo satın aldı.

Donna isimli uygulama.

Vision Factory

2014 yılında Google satın aldı.

Yazılım alanında projeler üreten bir firma.

Vocal IQ

2015 yılında Apple satın aldı.

Robotlar üzerine projeler yürütüyor ve her elektronik cihazın sesle kontrol edilebilmesi için çeşitli yazılımlar üretiyorlar.

Desti

2014 yılında Nokia satın aldı.

Yazdığı uygulama; mesajlaşma veya sesle yanıt ile tatil planı yapma imkanı sunan şirket, gezgin dostu olarak tanınır.

Orbeus

Video indeksleme ve görüntü metin analizi üzerine projeler yapmaktadır.

Nexidia

2016 yılında NICE Systems satın aldı.

Etkileşim analizleri ve ses ve video içeriği arama üzerine projeler yürütüyor.

Perceptio

2015 yılında Apple satın aldı.

Yapay zekâ teknolojilerini kullanarak mobil uygulamalar tasarlıyorlar ve son günlerde yüz tanıma yazılımlarına eğiliyorlar.

Emotient

2016 yılında Apple satın aldı.

İnsanların yüz ifadelerini okuyan bir proje üzerinde çalışıyor. Emotient görüntülerdeki yüzleri algılayıp, ruhsal durum analizi yapabiliyor.

Expertmaker

2016 yılında eBay satın aldı.

Makine öğrenmesi ve yapay zeka teknolojilerine odaklanan bir girişim.

Whetlab

2015 yılında Twitter satın aldı.

Yapay zekâ öğrenme metotları ile ilgili projeler yürüten şirket.

Mentio

2016 yılında Lendified satın aldı.

Yazılım teknolojileri ile yapay zekâyı birleştirerek ekonomi dalında mobil yazılımlar.

Saffron Technology

2015 yılında Intel satın aldı.

Finans, risk yönetimi, sosyal medya, sağlık ve güvenlik alanlarında çalışan şirket.

Coinalytics

2014 yılında Century Links satın aldı.

Kasisto

2016 yılında DBS Bank satın aldı.

Masaüstü ve mobil alanda yazılım geliştiriyor.

Zoyo

2015 yılında MagicTiger satın aldı.

Mesajlaşma botu ile satın alma tavsiyeleri sunuyor.

Serkan UYGUR (MA)

Marketing and Sales Analysis Consultant

UYGUR Danışmanlık

serkanuygur.marketing@gmail.com